Öldürüp dostlarımızı ardı ardına
Sabretmeyi ödediler kanlarımızla
Birbiri ardına geçti yıllar
kara tren katarı gibi
ağır
aksak
andırdılar fark gözetmeden bir ötekini
tıpkı mezar taşları gibi
Acıyı da öğrettiler
Mendiline sakladığın umudu da
Sevgilim!
Ama bambaşka bizim kaderimiz
Ayrık otları bitti mezar taşlarında
Çatladılar ölülerimiz birbiri ardına
Mendillerimizi bağladık uç uca
Artık umut yalnız biziz
ki sevdalı
ki kavruk
ihanete ve dilenmeye
Kavgaya ve bilenmeye
Biz ki hırsızlama aşklara gebe
Sevgilim, canım
Ne sevmekten seni
Ne yaşamaktan
korkmuyoruz gayrı
Ölümse çoktan kaçtı bedenimizden
Yani üzülme dövüşürken sırtımıza şaklayacak kırbaca
Evelallah zincirlerimiz yok artık
Gayrı ne senden geçeriz
Ne ülkeden
Altmış yıl da olsa, altmış bin yıl da
Vazgeçmeyiz devrimden
Vuslat AKTEPE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder