Bilmem kaç patika boyunca Emine
Geleceğim çarparak elma dikenlerine
Çizikleri kanatacak derimi
Yine de okşayacağım saçlarımla rüzgarın nefesini
Elini tutacağım gri akşamında şimşekli bir yağmurun
Yağmur da korkarmış ya yıldırımdan
Göçebeler gibi yürüyeceğim dilimde suskun
Davullar çalacak, şölen alayları yüreğim
Sana ulaşacağım sonunda, bir nefes sevdadan
Vuslat AKTEPE
Sahtekar, korkak, cesur, yiğit, kavgacı
Pısırık, dürüst ve yalancı
Biri ters biri düz
Sokak aralarında ucuz yosmaları
Pezevenkleri ve dostları
Yoksul ve yoksunu
Varlığı
Korkunç dağınıklığınla
Çekilmezdin ya İstanbul
Barındırmasaydın sevdamı
Vuslat AKTEPE
Sevgilim;
Kaya parçalarına çürümüş yaprakları anlatacağım sana
Kurudukça rüzgâra yem olan
Saçlarına dolanan
Düşenleri, yitenleri
Geceye çalmış sessizliği
Ölülerimizi…
Yanımızda yöremizde tüneyenler sedasız şeyler değil
Ne de yapraklarını güneşe çalmış geniş erguvanlar
Onlar;
Ağıta yüz sürmüş kadınlar
Ekmeğe ulanmış düşler
akıp giden
Güneşe tövbe etmiş karanlık
Umudu kanımızda tatmış koca bir ülke
İşte sen, işte kuşlar, işte memleket
Adı kara
ANKARA!
yüz süren ölülerimizin adımları
yan yana dövüştüklerimiz
Örüyoruz bedenden ve ruhtan duvarları
briket
briket
gayrı ilerlemeliyiz
Dişlerimizle sökmeliyiz seni kuşatan kabuğu
Ve unutanlara inat unutmamalıyız
Ölülerimizin çürüyen etlerine asılı umudu
Mayısın ilk güneşinde hem de
Savurmalıyız kızıl bayrakları
el ele
Unutanlar orada kalsın
And içip unutmamaya
Vuslat AKTEPE
Öldürüp dostlarımızı ardı ardına
Sabretmeyi ödediler kanlarımızla
Birbiri ardına geçti yıllar
kara tren katarı gibi
ağır
aksak
andırdılar fark gözetmeden bir ötekini
tıpkı mezar taşları gibi
Acıyı da öğrettiler
Mendiline sakladığın umudu da
Sevgilim!
Ama bambaşka bizim kaderimiz
Ayrık otları bitti mezar taşlarında
Çatladılar ölülerimiz birbiri ardına
Mendillerimizi bağladık uç uca
Artık umut yalnız biziz
ki sevdalı
ki kavruk
ihanete ve dilenmeye
Kavgaya ve bilenmeye
Biz ki hırsızlama aşklara gebe
Sevgilim, canım
Ne sevmekten seni
Ne yaşamaktan
korkmuyoruz gayrı
Ölümse çoktan kaçtı bedenimizden
Yani üzülme dövüşürken sırtımıza şaklayacak kırbaca
Evelallah zincirlerimiz yok artık
Gayrı ne senden geçeriz
Ne ülkeden
Altmış yıl da olsa, altmış bin yıl da
Vazgeçmeyiz devrimden
Vuslat AKTEPE