İzleyiciler

25 Eylül 2015 Cuma

Aşk ile Umut...

                                           (Ömer Uluç)
Çiçeğe durmuş dalları göğsümün
dallara vuran ham meyvası 
canım sevgilim
Uzaktan nağmesi okunan türküm
alazlanmış kibrit çöpüm
umudum, yar tanem
Bıkıyorsun biliyorum
bitip tükenmez gevezeliklerimden
dağa taşa yüz sürdüğüm umuttan
oraktan, çekiçten
Ah be yavrum
geceyle gün değil ki bu
birbirinizden ayırayım sizi
biri olmadan olmuyor diğeri

Sevgilim, canımın içi
fırtınaya anafor salmış ciğerim
Nar gibi, ar gibi, kızıl kor gibi 
sakınan en senli yanım
Zaman ve nefes gibi
aşk ile umudun yasası
Sen olmadan olmuyor biri
ve o olmadan olmuyorsun canımın yarısı

Vuslat AKTEPE

1 Eylül 2015 Salı

Sizin İçin Derildiler...

                    

İlk gün ışığı değdi baharın
-ki bahar mayısla başlar bizim oralarda-
Damlalarca çatılardan, seslerden ve kuşlardan sırtımıza

Sarınıp tepesine çatıların
Örteyim mi üstünü dedi bulut alaycı
Tüm gövdesiyle titredi mayıs
Hayır diye ünledi
Çiçek açıncaya kadar
Rahat bırak onları

Toprak belendi tomurcuklara
Dallar sevdaya ulandı
Sevgilinin çıplak avuçlarını öpünce güneş
Çekip alayım mı diye bağırdı gölgeler
Hayır dedi toprak
Yarıp geçemez göğsümü soğuk ellerin
Onlar benim!

Ve birinde mayısın
Selam durup güneşe
Renk renk bitti çiçekler

Çocuklar doluştu ellerinde sepetler
Çocuklar kırlara
Rıhtıma
Sevgilinin belenmemiş beşiğine
Toplayabilir miyiz çiçeğini dediler
Toplayabilirsiniz diye ünledi hep bir ağızdan onlar

Bu çiçekler sizin için derildiler…

Vuslat AKTEPE

Uçurtmalara İliştirilmiş Düşler...

                      

Çocukken
o baharlı günlerimizde
uçurtmalar salardık
gökyüzünün maviye dolanmış yüreğine
Alacalı
rengârenk uçurtmalar

Sağdan soldan topladığımız dal parçalarına
iliştirip renkli kağıtlarımızı
büyük bir tamahkarlıkla yetiştirirdik bembeyaz bulutlara
Üstelik
en mütevazı düşlerimizle birlikte

Dileklerimiz vardı
Küçücük kağıtlara yazdığımız hayallerimiz
Mesela ben Emine’yi severdim
Emine
Mustafa’yı
Ben bindirip de selesine
gezdirebilmek için sevdiğim kızı
bisiklet yazıp hayalimin kenarına
katlayıp da gizlice
ulardım uçurtmamın çatısına
Ve rüzgarlı baharlarda
kesip ipini salardım gökyüzüne
diğer çocuklarla birlikte

Bazen bir çift ayakkabı
bazen gömlek
en çok da babam iş bulsun  yazılırdı
o küçücük kağıtlara
Ve salınırdı
her duayı kabul ettiğine inanılan
Allah babaya

Yeter ki ulaşsın
Kırmazdı bizi
Kabul ederdi elbet
Emine, 

Mustafayı yazardı çoklukla kağıdına
Gocunmazdım yine de
Nasılsa yetişmezdi onun uçurtması
Ama benimki elbet yetişecekti Tanrıya

Çocukken
o baharlı günlerimizde
düşlerimizi iliştirip masumiyetimizin alacalı uçurtmalarına
salardık gizlice
gökyüzünün rengarenk bağrına

Bazen bir elektrik direğinin bakır tellerine dolanmış
bazense bir ağacın tozlu yaprakları arasında parçalanmış
boynu bükük bulurduk uçurtmalarımızı
Ve koşup hemen
yoklardık iliştirilmiş mektuplarımızı
O zaman hüzünle anlardık
ne bisiklet
ne ayakkabı
ne yeni gömlek gelecek daha
Ve eve yine
işsiz
çaresiz dönecek baba

Hoş, pes etmezdik ya
yine koşardık hararetle
yepyeni düşlerin ve uçurtmaların peşinde

Böylece akıp geçti yıllar
Ne düşler kaldı geriye
ne  hayaller
Ben Emine’yi alamadım
Emine de Mustafa’yı
Ve işsiz öldü babam
yatağında bir akşamüstü

Şimdi şu badem ağacının dallarına uzanmış
safdilli çiçeklerinin üzerinde
çok değil üç gün önce
çocuklarıma yaptığım uçurtma duruyor
Kuyruğu parçalanmış

Küçük kız ayakkabı istemiş
Ortanca oğlan bilgisayar mı ne
Büyük oğlan
babam demiş
iş bulsun yine
Yine
      Yine
           Yine

Vuslat AKTEPE