İzleyiciler

27 Eylül 2014 Cumartesi

Duyuyor musun...

                                          

Sevgilim
Mektup üstüne mektup geliyor yine
ve birileri höykürüyor eşitlik diye
Böldüğün elma değil ki
iki yanı aynı olsun
Koca bir çınar...
Çürürken dallarından dökülenler
Soruyor Dimitrova;
"Ne bahçeler olmaya doğmuştunuz kim bilir?"
Duyuyor musun?

Vuslat AKTEPE

20 Eylül 2014 Cumartesi

Ümit...

                                            

Çamurdan, gri dereler gibi sevgili
akıyor günler durmamacasına
ama sevdalı senin şairin
ümitli
Zemheri de solarken bahara
döner nasılsa suları boz bulanığa


Vuslat AKTEPE

18 Eylül 2014 Perşembe

Yaşamaktan Gayrı...

                                                  

İnsan en çok da şimdi,
hani yalın ve yalnız
hani tek başına, sessiz
hani uykudan devşirmiş, mahmur
hani yaş gelmiş, çatmış
hani ölmemiş de
ömrü de bir hayli tüketmişken
anlıyor 
yaşamaktan gayrı iş olmadığını

                      Vuslat AKTEPE

14 Eylül 2014 Pazar

Umut...

                                    Hürriyet - Etkinlikler - 19 Ekim 2009


Hemen göğsünde
yüreğinin yeninde
kesin olarak arzın arşa değdiği yerde
görünür oldu umut
yalıntaban bir işçinin gözlerine

Vuslat AKTEPE

Özleminin Feri...

                                          

Aniden gelir çöker göğsüme
nisan yağmuru, gök yalımı
yahut ümit gibi
aniden sevgilim
özleminin incecik feri
 
Vuslat AKTEPE

12 Eylül 2014 Cuma

Devrim...

                        

Sevgili, yağmur kadar güneş de yıkıyor bedenlerimizi 
Hüznün esmer teni acıtırken göğsümüzü 
neşeyle okşanıyor ertesinde gözlerimizin sıcacık feri 
-Çirkin olduğu kadar güzel herkes-
Uysalken bir yanımız 
ah, uzanıversem ele avuca sığmaz 
çılgın, yaramaz, diğer yarımız 

Ve sen öylesine mutlu... 

Savaş indirmiş bayrağını 
Barış kadar ara verilmiş ölüme 
ve özgür, elde kalanlar çiçekler kadar 
Kuşlar da kanatlanmış bir yanıyla 
Ah, o mahkûmlar hür türküler söyleyip 
parçalarken duvarların insan sıfatını 
yalınayak basıyor çimenlere yarının çocukları 

Ve sen öylesine özgür... 

Kara çaldığı kadar aklanmış vicdanımızın kızıl ateşi 
Sen de görüyorsun güneş gibi 
Şarkılar söylüyorlar en çirkin sesliler 
sanki kargaların düetine el çırpıyor dünya 
Kol verip dansların en güzeline 
seni arıyorlar kahkahalarıyla 
Ah, unutulmuş düşman 
dost sarmış dört bir ufku 
herkes çırılçıplak,kalabalık 

Ve sen öylesine âşık... 

Kollarımız ağarıyor bembeyaz önlüklerimizle 
Seni öpüyoruz dudaklarımızın en kırmızı yerinden  
Çağırırken günlerimizin  muştusunu 
Seni özlüyoruz kavuştuğumuz kadar 
Ah, damlarken akşam alacası çatılara 
yakıp ateşlerimizi 
seni sarıyoruz doyasıya

Ve sen öylesine biz
ve sen öylesine bizden...

Vuslat AKTEPE

Haziran Sabahı...

                               

Sevmek her asrın işi
ölmek, yaşamak
Dövüşmek her asrın işi
kazanmak, kaybetmek
Ve gülmek doyasıya
kanatır gibi ağlamak
her asrın işi, sevgili

Ama hiçbir asra nasip olmadı
yirmi birinci asrın saadeti
kurmak saati yaşamaya
ve uyanmak bir Haziran sabahı
tencere, tava
çın, çın
uyanmak nefes aldığımız asrın cephesinde
seninle el ele

Vuslat AKTEPE 

İki Buçuk Liralık Börek...

                            

Ne İstanbul şiirleri yazıldı
martılara ve suya
Ne İstanbul şiirleri
vapurların bembeyaz köpüğüne, aşka, kavgaya

Sevgilim
ne vapur var benim İstanbul’umda
ne köpük, ne kavga

Gün doğmamışken daha
Soğuk bir minibüs durağının parka yaslanmış demir korkuluklarında
elde plastik çatal
yalnız
iki buçuk liralık kıymalı böreğini yiyen adamın
yediğinin yavanlığına
tenine vuran soğuğa
yahut geçip gidenlerin acelesine de değil ya
“ben bu sabah yapayalnız
tatsız
serin
üşüten
sensiz de bir börek yedim ki…”
diyebilmenin hasretine sulanmış iki gözü var yalnızca
hani şehrimde
hani böreğimin tatsız tuzsuz da hamurunun, iki damla, üzerinde…


Vuslat AKTEPE


9 Eylül 2014 Salı

Yamyam

                               

                                                
                                          (Morteza Katouzian)


Sevgilim
başak değil hasata duran
et
değirmende un ufak ezilen 
kemik
ve kızıl kıyamet çiğnenen
işte kazan
işte sofra

Budur etimize bandıkları
kör olası kanlı ekmek

Vuslat AKTEPE

6 Eylül 2014 Cumartesi

Çocuklarımız...


                                              

Sevgilim
çocuklarımız, bizim çocuklar
bayraklanan yüreklerinde kahkahaları kadar sade
koşacaklar ülkemizin caddelerinde

Balonlar olacak kıskanmayı bilmeyen
kır çiçekleri gibi rengarenk balonlar
Elleri hiç bu kadar küçük
beyaz
siyah
sarı
bu kadar martı
bu denli deniz
gök hiç bu kadar mavi
bu kadar sıcak olmamıştı diyecekler
artlarından bakakalanlar

Boşuna kanatlanmadı evelallah
boşuna çığlık çığlığa bu kuşlar
Fırtınadan fırtınaya bu rüzgar
boşuna değil çocuklar

      Vuslat AKTEPE

5 Eylül 2014 Cuma

Bit Kıran Annem Gibi...


                                    Painting painters - Paintings of Famous painters



Ah günün yorgunluğu soluklandı yine
Baş düştü gövdeye
Öyle çok dokunaklı okşamalar da değil
Sevgilim
bit kıran annemin parmakları gibi dolansa yeter
başımda
çıt
çıt
ellerin


Vuslat AKTEPE

Ayrık Otu...

                       
                     

Sevginin ayrık otuyum belki de
Rahatsız etmez kimseyi varlığım
tohumu düşmeyecekse bahçeye
Ne ki sevgilim para etmiyor tohumum 
Rüzgara uluyorum
yağmura sunuyorum
suluyor bedavaya
 
Vuslat AKTEPE

4 Eylül 2014 Perşembe

Ölüm de Ölür Bir Gün...


                        
                                                               (Gwen John)

Sevgilim ölümde ölür bir gün
ne yas kalır güne ne de tuz
Ve biz yine öperiz gerisin geri
dudaklarının en kızıl yerini
Yeter ki beni sevdiğin için de değil
yaşamayı sevdiğin için sevebil beni

Vuslat AKTEPE

3 Eylül 2014 Çarşamba

Yağmur

                         
           

Yağmur yağıyor griden tebessüm
ve yalnız garibe değiyor yine damlaları dürzünün
ellerimde ellerin
göğsümde yüzün
düş kurmak da mümkün
ve lakin
hiç bu kadar sevmemişken de seni
kurulmuyor senli düşler
şu dürzü ıslatırken yoksul gömleğimi


Vuslat AKTEPE

Dünyanın İlk Aşk Şiiri...



  

Ben elmayı kopardığım için pişman değilim sevgilim
Koca cennette uğruna bedel, tek armağandı sana
Kovulup iremden düşsek de dünyaya
Ödenecek borcum kalmadı aşka

Vuslat AKTEPE

2 Eylül 2014 Salı

İlle de Komünisttir...

                                              

Sevgilim
Rüzgara ulayıp savurduğum şiirim
işçi oğlu askerin yazıp da sevdiceğine
imzalamadan daha
öldürüldüğü mektubu gibidir:
mülksüz, sahipsiz
hangi yare varsa hasret kokar…
ille de komünisttir yani:
acıya da
sevince de ortak arar…

Vuslat AKTEPE

Belagat...

   

Hasret
sana
Hasret
yaşamaya
Hasret
seninle yaşamaya
gerisi söz
belagat yalnızca

Vuslat AKTEPE

Hasretimiz...

  

Yaşıyor sevgili
kireç kokulu taşların üzerinde inceden
yosun tutmuş bir yeşil

Yaşıyor sevgili
kara çalmış topraklarda derinden
maviye uzanmış kardelen

Yaşıyor
yemek, içmek, sevişmek kadar
vazgeçmeyenler ümitten

Yaşayacağız sevgili
Ve lakin ne yosun kaplı cevher
Ne kara bilenmiş cemre
Ne de ümit yetmeyecek bize

Hasretimiz “insanca yaşamaya”


Vuslat AKTEPE

Adın Öyle Tatlı Çınlıyor



Sevgili adın öyle tatlı çınlıyor,
Ve zamana inat bir uyakla
Hayata yankılanıyor
ki satırlar dolusu yazabilirim
adını ulayıp usuldan odamın sarı lambasına
kitaplarımı okuyabilirim ışığında
baldırıma sürerim mesela ismini
avuçlarıma
ve inadına sıkıp da yumruğumu
öper gibi göğsünden, dimdik koşarım kavgaya
Yine de yumuşacık kalır adın
bütün solumaların
kabına sığmaz sevincin
çeker alır altımdan benim olan tüm bilinci
sarınıp da uçan bir masal halısına –Alaaddin’in mesela-
Günden sekip geri gelir bana
Ki satırlar dolusu yazabileyim adını daha…

Vuslat AKTEPE